top of page

ÇOCUKLARDA KONUŞMA VE DİL BECERİLERİ İÇİN DENEYİMLENMİŞ ÖNERİLER

  • Yazarın fotoğrafı: Alev AKBABA
    Alev AKBABA
  • 30 May 2019
  • 4 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 30 Oca 2020

34 aydır dünyada olan bir bebeğin yaşamını, tanıklık ettiği olayları; gördüğü, işittiği ve HİSSETTİĞİ ne varsa anlattığı hikâyelerini dinledim. Hikâyelerin başkahramanı elbette Aliko… Kulaklarıma inanamıyordum o anlattıkça. Yaklaşık 6-7 hikâyeyi ardı ardına sıraladı. Arkadaşlarıyla ilişkisinden, babasından yardım istemesine, dizi ağrıdığı için gittiği doktorun ona iğne 'kakması’ndan, sınıfta öğrencileri olan öğretmen olduğuna, arkadaşlarıyla oynadığı oyunlardan ATATÜRK olacağına kadar tonlarca cümle kurdu.

📷Aliko'yu dinlerken dilim tutuldu. Artık olmuş bu diye kollarım kabarırken, “Anaaam bu hep bizi dinlemiş ya” kaygısı ve pot kırmamam gerektiğine dair bir ton düşünce geçti aklımdan. Her konuşmayı, her gözlemlediği davranışı, her işittiği ritmi, anlam verebildiği mimiği eklemiş, eklemekle kalmamış emmiş derinlemesine. Çocukların gelişimiyle ilgili tonlarca şey bilirken ve hala öğrenmeye devam ederken böyle bir tabloya yine de inanamadım. Şoklardayım resmen. Sanırım kendime gelerek “benim çicigim çık zikiiii” modundan çıkmam gerek ve niyetim gerçekten bu değil. Zira zeki olması benim için yaşamsal, sosyal becerilerinden sonra gelir. Birlikte anne baba olarak neyi yaptık da bu sonuçla karşılaştık biraz bunlardan bahsetmek, akıldaki sorulara cevap bulabilmek, alternatif yollar yöntemler sunmak, uygulanamayacağı düşünülen birçok şeyin bize bağlı olduğunun farkına vardırmak amaçlarımla birlikte konuya geçelim isterseniz.

Nisan’ın ilk haftasının otizm farkındalık haftası olması sebebiyle birçok yerde Otizmle ilgili bilgilendirmeler yapılacak. Anne babalar çocuklarının davranışlarında kuşkuya neden olabilecek “Acaba?” sorusuyla endişelenecekler.

· Bizim çocuk yaşıtlarıyla benzer özellikler gösteriyor mu?

· Bizimle göz kontağı kuruyor mu?

· İsmi söylendiğinde veya seslenildiğinde cevap veriyor mu? Tepki veriyor mu?

· Kendinden bahsederken üçüncü tekil şahıs olarak “o” veya …… diyerek mı bahsediyor?

· Çamaşır makinesinin karşısına geçip izliyor mu?

· Tekrar eden davranışları, sözleri, şarkıları, ritimleri var mı?

…………..,..

📷

Tüm bunları düşünürken özellikle sosyal ve dil gelişim konusunda gelişim özelliklerini bilerek hareket etmek, dikkatli gözlem yapmak, bazen not almak veya videoya kaydedilen davranışları incelemek ve değerlendirmek gerekiyor.

Dil gelişimini değerlendirirken 12-18 aylık döneme kadar bebeğin agulama, babıldama ve çağıldama dönemlerini geçirdiğini, 24 aylık bir bebeğin ortalama 20-50 arası kelime dağarcığı olduğunu, 48 aylık bir çocuğun ise kendini ifade edebilecek ölçüde konuşabildiğini kısaca özetleyebiliriz. Üç aşağı beş yukarı benzerlikler gösterse de gelişimin her bireyde değişkenlik gösterdiğinin de altını çizmeliyiz. Aile öyküsünde geç konuşma olan çocuklarda benzer durumlar yaşanabiliyor.

Çocuğunuz da otizm şüpheniz olsa da olmasa da onun dil gelişimini desteklemek adına yapmanız gereken belli başlı çalışmalar, etkinlikler ve yaklaşımlar var. Aliko ile dil gelişimi konusunda özellikle çevremdeki anne baba davranışlarında olumlu gördüğüm yaklaşımları benimsedim. Sonucunun beni mutlu etmesi ve çevremde de önerdiğim kişilerde farkındalıklar yaratması sebebiyle paylaşıyorum. Malum bu hikâyelerin kaynağı önemli…

Öncelikle kucağınıza aldığınız ilk andan itibaren onunla iletişim halinde olmak gerekiyor. Özellikle ilk 3 ay güven duygusunu en temel ihtiyaçların karşılanmasıyla hissediyor bebekler. Yani “ağlasın ciğerleri açılır" konusunu abartmamak, ihtiyaçlarını zamanında gidermek, ağlamasının nedenini bulmaya çalışırken onunla konuşmak, rahatlatıcı sözler söylemek yapabileceğiniz basit fakat önemli adımlar.

Agulama döneminde 2-3 ay arasında sizinle sesler çıkartmaya başladığında sizde tepki verebilirsiniz. Aaaauuu, gıgggooooo, uğğğuoooouuu gibi… J  eşim diye söylemiyorum bu konuda çok başarılıdır. J

Hem kolik hem de ağlama krizlerini sesler çıkartarak, türkü söyleyerek, , klasik müzik dinleterek rahatlatmaya çalıştık. (pop müzik frekansı sübliminal etki nedeniyle kullanmadim) Meğerse bunlar dil gelişimini destekliyor imiş bilmeden iyi iş çıkartmışız. Bir de içimde ne kadar güfte, beste, melodi ne varsa serdim ortalığa… Zekâsı gelişecek diye kart göstermek bana pek mantıklı gelmediğinden onun yerine soğanı, domatesi, tencereyi, tavayı, kaşığı eline verdim, anlattım. Öğrenme izlemeyle değil yaşantıyla gerçekleşir. Koku, tat, doku her yönüyle öğrenmesi bilginin kalıcı hale gelmesini sağlar. Altını temizlerken, yemek yaparken, oyun oynarken, kıyafetlerini giydirirken yaptığım her işi şarkılarla destekledim. “Ben şarkı bilmiyorum” diyenlere tek cevabım “aklına geleni söyle uydur gitsin!!!” Bunun dışında sürekli saz çalıp, türkü söylemek babasının en sevdiği etkinlikti hala da öyledir. Aliko elinde sürüyerek babasına getirip, eline verir sazı.

Merak edip eline aldığı (ağzına aldığı) nesnelerin isimlerini, renklerini, ne işe yaradığını, ne için kullanıldığını anlatarak onun keşfinde yanında olmaya çalıştım.

📷Anneler her durumda çocuklarını anlar, ihtiyaçlarını fark ederler. Dil gelişiminde ise Leb demeden leblebiyi anlamayın diye annelere önerilerde bulunulur. O nedenle onun yerine konuşmak kısmında kendime engel oldum ve anlamasam bile rol yapıp sanki anlamışım gibi yaparak cevaplar vermeye çalıştım. Ne işe yaradı derseniz iki yaş sendromunda dil gelişimi, bebeğin kendini ifade etmesi ve çevredekiler tarafından anlaşıldığını hissetmesi önemlidir. Böylelikle öfke nöbetlerini daha az hasarla ve çatışmayla atlatırsınız. “Ne diyorsun anlamadım" dediğimde kıyametler kopuyordu malumunuz.

6. ayda dişi çıktı Aliko’nun. Anne olunca saçma gelen tüm gelenekleri uygulayası geliyor insanın. Diş hediği yapmadım fakat diş hediyesi olarak bir sürü kitap aldım ona. Dünyayı ağzıyla keşfeden bir bebek olarak elbette birçoğunu dişledi, kemirdi, sonra sayfaların farklı olduğunu keşfetti. Şimdiyse aklına her geldiğinde soluğu kitaplarında alıyor. Cümle kuruluşunda, itina ile seçilmiş kitapların etkisi fark ediliyor. İçeriklerine dikkat ederek aldığınız kitaplara hemen ilgi duymasını beklemeyin. Sabırlı olun zamanı geldiğinde sizin de elinizde sürekli kitap görürse bir şekilde karıştırmaya başlayacaktır.

Olayları, nedenleri, ne içinleri, sonuçları her zaman anlatarak ve ona da anlama fırsatı vererek kafa karışıklığını gidermeye çalıştık. Çeşmeden gereksiz akan suyun, yanan ışığın küresel ısınmada etkisine, su kaynakların tükenmesine neden olabileceğine, paramızı boşuna harcayacağımıza kadar anlattığımı hatırlıyorum. Çevrede ilgimi çeken, merak ettiğim her şeyde onu da katmaya çalıştım.          

  “aaa Aliko bak burada dere var sen dere gördün mü hiç” dediğimde “Anne dere bir akarsudur” demesinin en temelinde bu yatıyor.

Evde etkinlik manyağı olmadığımı fark etmişsinizdir. Oyunlar elbette oynuyoruz, onunla olduğumuz tüm zamanlar aslında etkinlikleri barındırıyor. Evde mutlu olsun eğlensin, yaşamsal ve öz bakım becerilerini kazansın, yemeğini kendi yesin, ayakkabılarını kendi giysin önemli olan bu ve bunu yaparken yaşadığı başarı duygusunun üzerine aklını kullanmayı okul ortamında öğrenerek devam etsin hayata.

Oyun her daim hayatında fakat ekran (TV, bilgisayar, tablet ve telefon) cissss. Bu konu gerçekten çok önemli ve hassas…

Bununla birlikte özellikle Otizm şüphesiyle doktora giden veya Rehberlik Araştırma Merkezine giden çocukların ekrana maruz kalma oranı çok yüksek. 3 yaşına kadar 0 ekran. 3 yaşından sonra ise 15-20dk, 7 yaşından sonra ise en fazla 1saat ekrana ebeveyn kontrolü ile kullanılması tavsiye ediliyor. Bu tavsiyeye uyan çocuklarda ve bebeklerde şüpheye neden olan otizm davranışlarında gerileme olduğu gözlemleniyor.

📷Anne ve babalara çok iş düşüyor özellikle ekran konusunda. Ne yazık ki eve girer girmez düğmesine bastığımız, başına oturduğumuzda zamanın nasıl geçtiğini anlamadığımız tüm ekran türevlerinden öncelikle bizler uzak durmalı ve alışkanlıklarımızı gözden geçirmeliyiz.

Tüm bunları yaptığınız halde ilerleme kat etmediyseniz mutlaka işitme problemi olup olmadığını değerlendirin. Kuvvetli şüpheleriniz var ise uzmana başvurun.

Dört yaşına geldiği halde iletişim problemi yaşayan, konuşma geriliği gösteren, göz kontağı kurmayan, sosyal becerisi zayıf olan, ritmik ve sürekli tekrar eden davranışları bulunan çocuklar için çocuk psikiyatrisinden, Rehberlik Araştırma Merkezlerinde görev yapan Psikolog veya Psikolojik Danışmanlardan yardım alabilirsiniz.

Son Yazılar

Hepsini Gör
ÇOCUKLARDA TAKINTILI DAVRANIŞLAR

Günaydın anneler, babalar, anne babaların yokluğunu aratmamaya çalışan ablalar, teyzeler, ananneler, babanneler, öğretmenler; ruh sağlığı...

 
 
 

Yorumlar


Post: Blog2_Post

Subscribe Form

Thanks for submitting!

+90 0(505) 937 41 08

  • Facebook
  • Instagram

©2019 by NEYSEN PSİKOLOJİK VE PEDAGOJİK DANIŞMANLIK. Proudly created with Wix.com

bottom of page